Thursday, June 15, 2023
Depremleri farklı şiddetlerde hissediyoruz?
Deprem ile birlikte yaşayabiliriz!
Çocuk Üniversiteleri
Kuzey Amerika'da üniversiteler halka açık, okul yönetimleri farklı etkinlikler için öğrencileri üniversite içerisine getirebilir, ve çocuklar üniversite ortamını görebilir. Çünkü, üniversitelerde güvenlik sistemi oldukça gelişmiş, toplum ve üniversite kaynaşması oluşmuş durumda.
Türkiye'de yaz döneminde üniversiteler, 'Çocuk Üniversiteleri' açabilir, çocukların ilgisini çekecek veterinerlik, spor veya yerbilimleri konusunda kısa dönemli programlar hazırlayabilir. Genellikle, okullarda ailelere okul yönetimlerinin söyledikleri, 'yazı boşa geçirmesin' tavsiye önemli fakat en anlamlı vakit geçirebilecekleri alanlar üniversiteler.
Üniversiteler yazın tatile giriyor ve üniversite civarında öğrenci yurtları boş kalıyor. Bu açıdan bakıldığında, 'Çocuk Üniversitesi' programları için oldukça ideal bir zaman ve geleceğe hazırlamakla yükümlü olduğumuz çocuklar için önemli bir buluşma noktası olabilir.
Deprem Ülkelerinde Stratejik Yönetim
Türkiye ile deprem tehlikesi benzeşen ülkelerin deprem bilimi konusunda yetişmiş olan "Sismolog yada Deprem Bilimci" yada "Deprem İzleme Merkezlerinin" sayısını karşılaştırmak gerekir. Ülkemizde, yetişmiş yeterli sayıda deprem bilimci yoktur ve olması içinde bir teşvik yada yeniden yapılanma politikası güdülmemektedir.
Deprem İstasyonları ve İşletilmesi
Avrupa ve Akdeniz de ki deprem istasyonlarının dağılımı ekli haritada gösterilmektedir. Ülkemizde ki deprem istasyonları ile İtalya’da ki deprem istasyonları arasında ki nicelik farkına bakıldığında, ülkemizde deprem istasyon sayısı yetersiz kalmaktadır. Bugün için ülkemizde mevcut ve UDIM tarafından işletilen deprem istasyon sayısı kısa (30) ve geniş (97) periyotlu olmak 130 civarındadır. Bu sayının yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte, Marmara bölgesinde kurulmuş deprem istasyonları sayısı ile ülkemizin geri kalan bölgelerinde kurulmuş deprem istasyonları sayısı arasında da bir fark dikkati çekmektedir. Deprem istasyon sayısının, büyük deprem tehlikesi altında olan Japonya ve Amerika’da ki dağılım standardına ulaştırılması gerekir. Japonya’da yaklaşık 20 km aralıklarla deprem istasyonları kurulmuştur, ve deprem istasyonu sayısı 1000’nin üzerindedir.
Emektar Sismologlar ve Marmara
Modern Sismik İstasyonlar : Kulağı çınlasın kıymetli büyüğüm Balamir Üçer hocamız vermiş olduğu bir seminerde, 1976 yılına kadar olan depremlerle Marmara'da hiç bir kırığa işaret edecek bir yapılanmanın olmadığından bahsetmişti. Ne zaman ki kendisi 1975 yılında İngiliz Yerbilimleri Servisi ile bir ortak proje geliştirmiş ve ülkemizde MARNET olarak bilinen Marmara Deprem İstasyonlarının kurulmasıyla sonraki yıllar içinde biriken depremler Marmara’nın sanılanın çok daha ötesinde çok kompleks olduğunu ortaya çıkarmıştı. Marmara ve çevresinde bugüne kadar bir çok çalışmanın yapılmasına imkan tanıyan bu çalışma ve bunun kurgulayıcısı kişiyi ülkemizde bilen insan sayısı ülkemizde deprem çalışması yapan kişilerle sınırlıdır.
Bu nedenle Marmara'da ki kırılmanın belirlenmesi Izmit depreminden once "El yordami ile yapiliyordu" demek dogrudur cunku faylar denizel bir ortamda gelismislerdir. Bu nedenle faylarin bilinmesi icin Denizel Sismoloji (Marine Seismoloji) çalışması gerekir. Yıllardır Türkiye Petrolleri bu tur çalışmaları yapmış ve İzmit depreminden sonra Marmara içersini bir fay denizi olarak gösteren bu kırık haritaları basınımıza yansımıştı. Fayları bilmekle deprem potansiyelini belirlemek mümkün olsaydı, herhalde Marmara üzerinde deprem ile ilgili söylenecek çok şey olabilirdi. Bu nedenle, bu fayların deprem üreteni ile üretemezleri ancak ülkemizde yıllar önce kurulmuş deprem istasyonları ile belirlenebilmiş ve bu veriler deprem bilimcilere bir yol haritası görevi yapmıştır. Fay geometrisi üzerinde çalışan modelcilerde küçük depremciklerin yol göstermesi ile denizel fay incelemelerinden sağlanan sayısal (kantitatif) verilerle yeni modeller üretmişlerdir.
Ulusal Deprem Politikamız Nasıl Olmalı?
Türkiye ile deprem tehlikesi benzeşen ülkelerin deprem bilimi konusunda yetişmiş olan "Sismolog yada Deprem Bilimci" yada "Deprem İzleme Merkezlerinin" sayısını karşılaştırmak gerekir. Ülkemizde, yetişmiş yeterli sayıda deprem bilimci yoktur ve olması içinde bir teşvik yada yeniden yapılanma politikası güdülmemektedir. Deprem biliminin saygınlığının arttırılması için, uluslararası deprem bilimi çalışmaları yapmış, yazmış ve sunmuş insanların görüşlerine itibar edilmelidir. Hiç olmazsa dünya’da yapmış olduğu calismalarla en fazla isim yapmiş "TOP20" kişileri tanimakla ve ülkemiz deprem sorununa katkılarını sağlamakla bu konuda bir başlangıç yapılabilir. Bu kişilerin yanında çalışmak ve ülkemiz deprem sorunu üzerine çalışma yapmak koşulu ile deprem bilimine sponsor olacak firmalar olması teşvik edilebilir. Ülkemizin Özel Sektörü, yatırım yapmış oldukları bölgelerin deprem riskini ve güvenliğini artırmak için, TOP20 bilim adamlarının yanında yüksek lisans ve doktora çalışmaları için öğrenci gönderilebilir. Yatırım yapmış oldukları alanlarda, deprem güvenliğinin arttırılması için katkı sağlaması teşvik edilmelidir. Bununla birlikte, Kent Ölçeğinde işletilen deprem istasyonlarıda ülkemizde mevcut değildir. Halbuki, USA’de kentsel alanda işletilen deprem merkezleri vardır. Ülkemizde, Kandilli tarafından işletilen bir Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDIM) vardır fakat bu istasyonların özelleşmesi ve ülkemizin her yerinde "Kentsel Deprem İzleme Merkezlerinin (KEDIM)" kurulması gerekir. Her kent özelinde ki deprem istasyonlarına bağlı olarak, her kentin jeolojik ve jeofizik yapısı konusunda çalışan insanların istihdamı gerekir. Kent güvenliğinin arttırılması için, ülkemizin kent bazında kurulmuş istasyon ve merkezleri arasında bir rekabet ortamı sağlanmalı, tek merkezli deprem izleme politikası terk edilerek, çok merkezli ve yerinde deprem izleme merkezleri kurulmalıdır. Her yılın sonunda, "Türkiye’nin Kentsel Deprem Güvenliği Çalışmaları" bir toplantıda paylaşılmalıdır. KEDIM projesine ilave olarak, "Her Okula Deprem İstasyonu (HODI)" projeleri geliştirilmelidir. Her okul, bulunduğu alanın deprem istasyon verilerini online olarak büyük bir ekranda göstermeli, okulun kafeteryası ve görünür başka uygun yerlere koyarak, deprem bilincini üniversite öncesi eğitimde vermeye çalışmalıdır. Bu tür çalışmalar Amerika'da yapılmaktadır ve buna örnek olarak USA ODIM projesine bakılabilir. Böylece ülkemizde, deprem istasyon ağı ve deprem duyarlılığı artirilabilir. Toplanan deprem verileri, depremi anlamaya çalışan öğrencilerle, ve neticede deprem tehlikesinden sakınmaya çalışan bir topluma kendini bırakır. Okullara Deprem İstasyonu Projesi, yalnızca IRIS tarafından USA’ de uygulanan projenin bir Türkiye versiyonu olacaktır. Bu konuda çok geç kalınmıştır. Türkiye Üniversiteleri ülkemizin deprem sorununa katkı sağlamalı ve ülkemizde üniversite sayısınca, "Üniversite Deprem İzleme Istasyonlarının" kurulmas ı için yerel ve özel teşvikler verilmelidir. Ancak, deprem istasyon şayisini artmasına bağlı olarak deprem verisinin kalitesi artırılabilir ve istihdam edilen deprem bilimci sismologların çoğalması sağlanabilir. Maalesef, Deprem İzleme Merkezleri bazı üniversite merkezlerinde kurulmakta, bu merkezler bazı kişilerin Müdür olmasına ve ikamet edeceği özel bir binaya sahip olmasından başka bir ise yaramamaktadır. Deprem Merkezleri ve Çalışmaları bahane edilerek, ayrılan yada alınan ödeneklerin yemekhanelerin restorasyonu gibi, ülkemizin deprem riski çalışmaları dışında bir çok amaçla kullanıldığı duyumları alınmaktadır. Ülkemizde deprem politikası oluşturmak en önemli konudur. Çünkü deprem politikaları ülkemiz için bir yol haritasıdır, ve bununla sağlıklı ve projeli çalışmalar yapılabilir. Bu politikaların oluşturulmasında, Türkiye Üniversiteleri ile sınırlı kalınmamalı, dünya’nın bütün üniversitelerinde Türkiye’nin Deprem Sorunu üzerine çalışmış kişilerden yararlanmaya çalışılmalıdır. Türkiye’nin deprem sorunu ya da Japonya’nın deprem sorunu diye bir sorun ayrılması olmamalıdır. Çünkü deprem bir dünya ve uygarlık sorunudur. Deprem politikaları konusunda altyapı oluşturacak düşüncelerden bazıları yukarda sıralanmıştır. Daha eklenecek olan maddelerde olabilir. Deprem politikalarının amacı, iyi yetişmiş Deprem Bilimcilerin şayisini arttırmak, Yüksek Kaliteli Deprem verilerini yerel ölçekte izlenebilir ve ulaşılabilir hale getirmek, ve ülkemizde deprem konusunda kent bazında konuşacak kentli deprem bilimcileri çoğaltmak olmalıdır.
Onur Talebeleriyle Kahvaltılı Çalışma Toplantısı
15 Haziran 2013 |
- Genç arkadaşlarımızla beraber olduk, ve onlarla beraber mesleğimizin geleceğini yeniden inşa etme arzumuzu belirttik. Jeofizik Mühendisliğinin Gelecekte Yeniden inşa edilmesinde Onur Talebelerinin katkıları büyük olacaktır. Bizler Onur Talebelerine Mesleğimizin Geleceğiyle ilgili önemli bir alt yapı bırakmaya çalışıyoruz.
- İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı bizleri yalnız bırakmadı, ve bütün etkinliklerimize büyük bir heyeacanla hep destek verdi. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Mesleki Gelecek inşasında kendileriyle beraber ortak etkinlik ve programlarda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz.
- Ülkemizde Jeofizik Mühendislerinin yaşayan ÇINARLARINDAN birisi, ve benim gibi sayısız insani yetiştiren, her zaman bize destek veren, gençleri görünce yüzü gülen ve onlar için bildiklerini tüm açıklığıyla anlatmaya çalışan ÖRNEK Bilim ADAMI.
Deprem Biliminde İletişim
Bilimsel iletişim en önemli konuların başında geliyor ve bu açıdan deprem konusunda 'İletişim Teknolojisi' kapsamında hazırlanmış örnek videoları blogger sayfamda toplamak istedim. New Madrid Sismik Zonu, Dünya'da bilinen en önemli sismik zonların başında geliyor ve deprem tehlikesinin belirlenmesi konusunda tartışmalı sonuçlar olduğundan haberdarım.
-
17 Ağustos 2016'da veda etmek zorunda kaldığım İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü'ne bugün, ...
-
Üzgünüm ki bir yıl önce, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde çifte şok yaşandı: M7.8 ve M7.5 Kahraman Maraş depremleri . Bu olay, 11 önemli il...
-
Deprem, doğal afetler arasında en yıkıcı olanlardan biridir. Depremin etkileri, sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda toplumları da d...