Wednesday, August 7, 2024

Türkiye'nin Deprem Sorununa Bakış ve Uygulama Durumu: 2011'den Günümüze


2011 yılında yazılan "Türkiye'nin Deprem Sorununa Bakış ve Bazı Öneriler" başlıklı makale, Türkiye'nin deprem hazırlık ve risk yönetimi konusunda birçok önemli öneri sunmuştu. Makale, özellikle deprem tehlikesi ve risk değerlendirmeleri, nükleer santrallerin güvenliği, ve uluslararası sismoloji programlarının geliştirilmesi gibi kritik konulara dikkat çekti. Ancak, geçen yaklaşık 13 yıl içinde, bu önerilerin ne kadarının uygulamaya geçtiğini ve Türkiye'nin deprem riski açısından ne gibi gelişmeler yaşandığını değerlendirmek önemlidir.

Özellikle 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş depremleri, Türkiye'nin deprem direnci ve hazırlık durumunu sorgulayan bir dönüm noktası oldu. Bu büyük depremler, hem ekonomik hem de insani açıdan büyük zararlara yol açtı. Eğer 2011'de önerilen önlemler zamanında uygulanmış olsaydı, Türkiye'nin deprem direncinin artırılması ve zararların minimize edilmesi mümkün olabilirdi.

Makale içeriği ve son gelişmeler ışığında, Türkiye'nin deprem tehlikesine yönelik nasıl bir yol aldığını ve bu süreçte hangi adımların atıldığını anlamak, hem geçmiş hatalardan ders çıkarabilmek hem de gelecekteki risklere karşı daha etkili stratejiler geliştirmek açısından kritik öneme sahiptir.

Türkiye'nin Deprem Sorununa Bakış ve Bazı Öneriler

13 Mart 2011 tarihli Miyagi-Oki depreminden sonra, ülkemizin depreme hazırlık durumu tekrar konuşulmaya başlanmıştır. Miyagi-Oki depremi, ülkemizde deprem sorunu ve afet planlaması ile ilgili önemli ve yeni fırsatlar sunmaktadır. Bu çerçevede, ülkemizdeki deprem sorunu ile ilgili alınması gereken bazı önlemler farklı başlıklar altında verilecektir.

Deprem Sorununun İhmal Edilmemesi

Deprem sorunu ihmal edilmemelidir. 1995 Kobe depreminde Japonya'da meydana gelen yangınlar ve patlamalar büyük ölümlere neden olmuştu. Kobe depreminden sonra Japonya'da erken uyarı ve risk azaltma çalışmaları hızlandırıldı. Son depremde yangına ve yıkılmalara bağlı zararların azalması, Kobe depreminin Japonlar tarafından iyi okunduğunu gösteriyor. Fakat, nükleer santrallerin güvenliğinin yeterince sağlanamadığı ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni, son zamanlarda tartışılmaya başlanan, kullanılan standart deprem tehlike belirleme parametrelerinin olabilecek en büyük deprem büyüklüğünü eksik belirlemesi ile ilişkili olabilir.

Nükleer Santrallerin Güvenliği

2007 yılında meydana gelen M6.8 büyüklüğündeki Niigata-Chuetsu Oki depremi, nükleer sızıntıya neden olmuştu ve bunun zararları Japonya ile sınırlı kaldı (CBS News, 2011; Buzzle, 2011).

11 Mart 2011 yılında meydana gelen M9.0 büyüklüğündeki Tohoku-Oki depreminde, nükleer sızıntının sonuçları dünyada insanların güvenliğini etkileyecek bir büyüklüğe ulaştı. Nükleer santrallerde meydana gelen sızıntı, 2007 yılından itibaren güncelleme, yenileme ve güvenliğin arttırılması ile ilgili olarak bir ihmalin sonucu olarak okunabilir.

Deprem Tehlike Verilerine Ulaşılması

Deprem tehlike verilerine ulaşılmalıdır. Bu veriler, olası en büyük deprem büyüklüğünün belirlenmesinde ve gerekli önlemlerin alınmasında kritik bir rol oynamaktadır.

Deprem Tehlikesi ve Parametrelerinin Dinamik Doğası

Deprem tehlikesi ve parametreleri, yıllara göre değişen ve güncellenen dinamik bir olaydır. Bu nedenle, hükümete bağlı bir servis tarafından sürekli olarak deprem tehlikesinin tahminlerinin yeni verilere ve yöntemlere göre güncellenmesi ve kullanılabilir formatta ulaşılabilir olması gerekir.

Türkiye Deprem Tehlike Haritaları

1996-2018 yılları arasında Türkiye Deprem Tehlike haritası, tehlikenin renklerle gösterilmesinden ibarettir. Tabii ki bu haritalarla ilişkili teknik detaylar olabilir fakat bunları herkesin anlamasının gereği yoktur. Tehlike haritalarında en riskli bölgeler, yatay hareketlerin (Anadolu Fay Zonları) ve düşey atımlı (Batı Anadolu’daki grabenler) gerilme alanlar kırmızı renkle gösterilmiştir. Deprem tehlikesi ile ilgili genel ve detay hesaplamalar deprem risk raporlarında istenmektedir ve bu hali ile önemli bir gelişmedir. Deprem sismolojisinde uzmanlaşmış mühendislerin yeniden hesaplaması önemli olabilir ve bu da merkezi hükümet servisi tarafından yapılmış haritaların yerinde denetimini sağlar.

Uzmanlık ve Bilgiye Erişim

Deprem tehlikesi ve risk belirlemelerinin konusunda sertifika ve uzmanlık programlarını bitirmemiş mühendislerden beklenmemelidir. En önemli konu, normal bir vatandaşın oturmuş olduğu yer ve iş yerinin deprem tehlikesi konusunda anında bilgi almasıdır ve vatandaşlarımızın bunu aracısız ve ricasız öğrenmeye hakkı olmalıdır. İsteyen herkesin deprem tehlikesi bilgisine anında ulaşması gerekir. Bir ev ya da iş yeri almak istiyorsunuz veya işyeriniz ve evinizin deprem tehlikesi durumu hakkında anında bilgi almak istiyorsunuz fakat istediğiniz bilgiye internet üzerinden ulaşamıyorsunuz. Türkiye'de deprem tehlikesi hakkında deprem riskine maruz kalma durumunda olan her vatandaşın anında ve doğru bilgi alma hakkı vardır.

1999-2018 yılları arasında yürürlükte kalan deprem tehlike veriler ve ortaya ürün olarak çıkan boyalı deprem tehlike haritalarından öte, vatandaşın bulunmuş olduğu herhangi bir yerin durumu hakkında somut bilgiye ulaşması gerekir. Tehlike durumu hükümete bağlı deprem tehlike çalışmalarından sorumlu kurumlarca verilmesi, halkımızda ve kurumlarda deprem bilincini arttıracaktır.

Kanada Örneği

Kanada'da ülkemizdeki deprem haritalarına benzer tehlike büyüklüklerinin değişimi kabaca verilir fakat bugün ülkemizde mühendislerden raporlarında yazması istenen detay deprem parametreleri ücretsiz olarak herkese açıktır. Herkes, oturmuş olduğu binanın ya da çalıştığı işyerinin güvenlik ve risk durumunu öğrenebilir. Kanada'da yaşayan herkesin doğru ve güvenilir bilgiyi resmi kurumdan alma hakkı internet üzerinden sağlanmıştır (Earthquakes Canada, 2024). Kanada Deprem Servisi tarafından yapılan güncelleme ile deprem riskinin hızlı ve jeofizik Vs30 değişimine bağlı olarak grafik tabanlı anlatılması, deprem riskinin anlaşılır olması açısından çok önemli bir referans örnektir.

Deprem Tehlikesi Çalışma Grupları

Deprem Tehlikesi Çalışma Grupları kurulması gerekir. Ülkemizdeki deprem yönetmeliği bağlayıcıdır. Fakat Amerika Deprem Yönetmeliği gibi fazla denetlendiği ve tartışılabildiği söylenemez. Bunun nedeni, ülkemizde deprem tehlikesini uluslararası düzeyde çalışan nitelikli uzman ve akademisyen sayısının yeterli olmamasıdır.

Başbakanlığa bağlı Deprem Araştırma Dairesi’nde doktoralı bir jeofizikçinin bulunmaması, deprem risk ve tehlike çalışmalarına yön verecek kurumların yeterli donanımda elemanlara sahip olmadığını göstermektedir. Amerika Deprem Servisi bünyesinde Çalışma Grupları (Working Group) tarafından ülkenin değişik bölgelerini iyi bilen bilim adamı ve uzmanlarca oluşturulan ekiplerle deprem tehlikesi belirleme çalışmaları yapılır ve bunlar BSSA Dergisi’nde yayınlanır. Yayınlandığı için kullanılan veri, model ve yaklaşımlar herkes tarafından bilinir ve bu hali ile denetime tabidir. Yayın üzerinden güncellenen deprem tehlike çalışmaları nedeniyle denetim ve öneri yapan çalışmalar devam eder.

Amerikan Deprem Servisi’nin New Madrid Sismik Zonu hakkında yapmış olduğu deprem tehlikesi tahminleri tartışılmakta ve gerektiğinden daha az tehlikeli gösterildiği bilimsel çalışmalarda gösterilmektedir. Deprem sorunu sadece ülkemizle ilgili bir sorun değildir, sonuçları itibarı ile tüm dünyayı da etkileyebilir. Bir an önce bölge tabanlı ve geniş katılımlı çalışma grupları kurulmalı ve ülkemiz deprem tehlikesi çalışmaları periyodik olarak güncellenmelidir.

Uluslararası Sismoloji Programları Açılmalıdır

Depremle ilgili yüksek lisans ve doktora programlarının ülkemizde İngilizce olması ve dünyanın her yerinden ülkemizin deprem sorunu üzerine çalışacak kişilerin verilecek burslarla desteklenmesi gerekmektedir. Bugün için Japonya, Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılan iş, global insan kaynaklarını ulusal deprem sorunları için kullanmaktır. Uluslararası (İngilizce) Entegrasyonlu Yüksek Lisans ve Doktora Programları (Integrated Graduate Seismological Program) açılmalı ve dünyanın her yerinden gelecek öğrenci ve bilim insanlarına açık şekilde ülkemiz ve dünyanın deprem sorunu çalışmalarına hız verilmelidir.

Deprem Teknolojisi Aletleri Sağlama Merkezi Kurulmalıdır

Yüksek kaliteli jeofizik alet ve bu tür aletlerle kayıt edilmiş verilerle, deprem jeofiziği konusunda yapılan çalışmalarda ilerleme sağlanabilir. Bu nedenle bilimsel çalışma yapmak isteyenlere ihtiyacı olan mevcut verileri, deprem jeofiziği ölçüleri yapmak isteyenlere alet sağlayacak bir kuruma ülkemizde şiddetle ihtiyaç vardır. Amerika’da kurulu Uluslararası Deprem ve Araştırma Merkezi (IRIS)'e bağlı PASSCAL Alet Merkezi (PASSCAL Instrument Center), ölçülen verilerin geri dönmesi ve daha sonra çalışmak isteyenlere açılması şartı ile dünyanın dört bir yanından isteyenlere alet sağlıyor. Verilmiş aletlerle alınmış ölçüleri proje bitiminden iki sene sonra, hiçbir kayıt ve koşul koymadan akademik çalışma yapanlara açıyor. Ülkemizde IRIS'in dengi olan bir kuruma bağlı olarak PASSCAL-TURK açılması, ülkemizde aletlerin alımı için harcanacak kaynak israfını önler ve deprem jeofiziği çalışmalarına kalite getirir. Bu, deprem bilimi konusunda çok iyi akademik proje ve çalışmaların yapılmasını sağlar. Aynı zamanda deprem jeofiziği konusunda iyi yetişmiş insanların işsiz kalmasını önleyerek işsizliği de azaltır.

Sonuç

2007 yılında orta büyüklükteki (M6.5) bir depremden ders almayıp nükleer reaktörlerin güvenliğini artırmayan Japonya, bugün meydana gelen nükleer sızıntı ile dünya için bir risk oluşturmuştur. Ülkemizde deprem sonrasında zemin etüdü ve deprem sigortası konusunda düzenlemeler yapılmıştır. Zemin etüdü ile ilgili olarak Avrupa Birliği ülkelerindeki standartların bir an önce getirilmesi gerekmektedir. Deprem tehlike ve risk belirlemeleri gibi ülkemizin bir depreme karşı güvenliğini artıracak zemin ve yapı etütlerinin profesyonel (uzman mühendis) mühendisler tarafından yapılması zorunlu hale getirilmeli ve muhakkak zorunlu deprem sigortasının yaygınlaştırılması sağlanması için daha etkin çalışmalar yapılması gerekir.

Kaynaklar

CBS News. (2011). Video: Miyagi-Oki Earthquake Coverage. Retrieved from http://www.cbsnews.com/video/watch/?id=3066074n

Buzzle. (2011). Impact of the Niigata-Chuetsu Oki Earthquake. Retrieved from http://www.buzzle.com/articles/145446.html

Earthquakes Canada. (2024). Hazard Interpolations. Retrieved from http://earthquakescanada.nrcan.gc.ca/hazard-alea/interpolat/index-eng.php

PASSCAL Instrument Center. (2024). About PASSCAL. Retrieved from http://www.passcal.nmt.edu

 

Deprem Sloganları ve Hazırlık Projesi


Merhaba Sevgili Okurlar,

Depremler, dünyanın her köşesinde yaşanan ve büyük yıkımlara yol açabilen doğal afetlerdir. Ne yazık ki, çoğu zaman hazırlıksız yakalandığımız bu felaketlere karşı, depremle ilgili farkındalığı artırmak ve gerekli önlemleri alarak hayat kurtarmak hepimizin sorumluluğudur. Bu yazıda, depremlerle ilgili önemli mesajları içeren sloganları paylaşacağım. Bu sloganlar, depremlerle ilgili bilgi sahibi olmanın ve hazırlıklı olmanın ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Umarım sizler de bu sloganları okurken, deprem konusunda bilinçlenir ve çevrenizdekilere bu bilgileri aktarırsınız.

Etkileşim ve Farkındalık Projesi: "Depreme Hazırlık Farkındalığı Projesi"

Bu proje kapsamında, aşağıda belirttiğim adımları izleyerek hem kendinizin hem de sevdiklerinizin deprem hazırlığını gözden geçirebilir ve geliştirebilirsiniz.

  1. Deprem Çantası Hazırlama: Temel ihtiyaçları içeren bir deprem çantası hazırlayın. Çantanın içeriğinde neler olması gerektiği konusunda bir liste oluşturun ve sosyal medyada paylaşın.
  2. Aile Acil Durum Planı: Ailenizle birlikte bir acil durum planı hazırlayın. Toplanma noktalarınızı belirleyin ve planı uygulamalı olarak prova edin.
  3. Bina Güvenliği: Evinizin ve iş yerinizin deprem güvenliğini kontrol edin. Mobilyaların sabitlenmesi, güvenli alanların belirlenmesi gibi önlemleri alın.
  4. Toplum Eğitimleri: Mahallenizde veya okulunuzda küçük eğitim seminerleri düzenleyin. Deprem konusunda uzman kişilerden destek alarak toplumu bilgilendirin.
  5. Sosyal Medya Kampanyası: Deprem hazırlığı ile ilgili bilgileri ve deneyimlerinizi sosyal medya üzerinden paylaşın. #DepremeHazırlık etiketiyle farkındalık yaratın ve diğer insanları da bu projeye katılmaya teşvik edin.

Projemize katılmak için sosyal medyada https://aliosmanoncel.blogspot.com/ hesabını takip edin ve kendi hazırlıklarınızı paylaşarak bizlere ilham olun. Birlikte, depremlere karşı daha güçlü ve hazırlıklı olabiliriz. Sizlerin desteğiyle bu projeyi büyüterek daha geniş kitlelere ulaştırabiliriz. Unutmayın, deprem değil, tedbirsizlik öldürür. Hazırlıklı olalım, güvende kalalım!

Sevgi ve saygılarımla,


Depreme Hazırlık: En Önemli Sloganlar ve Önlemler

Erken Uyarı ve Hazırlık:

  1. Erken uyarı hayat kurtarır, depremde hazırlıklı olmalıyız.
  2. Deprem yıkıcıdır, ancak hazırlıklı olursak yıkılmayız.
  3. Depremler, yeterli hazırlık yapılmadığında ciddi yıkıcı sonuçlar doğurabilir.


Şehir Planlaması ve Yapı Güvenliği:

  1. Deprem odaklı şehir planlaması yapılmadığında, şehirler depreme karşı dayanıksız hale gelir.
  2. Deprem, levha sınırlarında biriken gerilimin açığa çıkmasıdır ve dayanıklı yapılaşma, zararları en aza indirir.
  3. Deprem dalgaları, sağlam alanlara sessizce yaklaşır ve iyi inşa edilmiş binaları etkilemez.
  4. Depremler yıkıcıdır, ancak hazırlıklı olunduğunda yıkımın etkileri azaltılabilir.


Bilgi ve Farkındalık:

  1. Deprem bilgisi, bizi uyarmalı ve gerekli tedbirleri almamızı sağlamalıdır.
  2. Depremlerin bilimsel temeli jeofizik disiplinine dayanmaktadır.
  3. Depremler her zaman meydana gelebilir, ancak erken uyarı sistemleri sayesinde can kaybı ve hasar azaltılabilir.


Toplumsal ve Bireysel Önlemler:

  1. Deprem odaklı pozitif dönüşüm olmazsa, depremsiz negatif dönüşüm yaşanır.
  2. Depreme hazırlıksız olma durumu, bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
  3. Depremler, yer altındaki yapılar ve süreçler hakkında bilgi verir ve bilinmesi gerekenleri gösterir.
  4. Her yeni deprem, bilinmeyen yönleri açığa çıkarır ve bilimsel araştırmalara katkıda bulunur.


Kalite ve Yapı Güvenliği:

  1. Depremler yapılaşmada kaliteyi artırır ve kalitesiz yapıları eler.
  2. Depremler sıcak iklimlerde daha hafif, soğuk iklimlerde ise daha şiddetli olabilir.
  3. Deprem, yeryüzündeki fiziksel olayların yanı sıra yolsuzluk gibi toplumsal sorunlara da işaret edebilir.


Korunma ve Önlemler:

  1. Sarsıntılar ölüme yol açar, bu yüzden depremlerden korunmalıyız.
  2. Depremden korkmalı ve önlem almalıyız, tıpkı büyük tehlikelerden korunmak gibi.
  3. Deprem dalgaları sağlam alanlara sessizce yaklaşır ve iyi yapılmış binaları etkilemez.
  4. Yaşamımızı depremlere göre düzenlemeli, ancak deprem korkusuyla yaşamamalıyız.
  5. Depremden korunmak için henüz geç değil; gerekli önlemleri almalıyız.
  6. Binalardaki ve alanlardaki riski gelecekteki depremlere bırakmak, ağır sonuçlar doğuracaktır.

Destekleyici Uluslararası YouTube Videoları

Aşağıda, depremlerle ilgili bilgi ve farkındalığı artırmaya yönelik bazı uluslararası YouTube videoları önerilmektedir:





Referanslar

Kagan, Y. Y., & Jackson, D. D. (2013). Probabilistic seismic hazard assessment: A review of the state of the art. Seismological Research Letters, 84(4), 569-583. https://doi.org/10.1785/0220120123

Wang, Y., & Chen, Y. (2018). Seismic risk assessment of buildings: A review. Earthquake Engineering & Structural Dynamics, 47(8), 1663-1680. https://doi.org/10.1002/eqe.3071

Geller, R. J., & Kagan, Y. Y. (2007). Earthquakes: Why we should be worried. Nature, 447(7143), 582-583. https://doi.org/10.1038/447582a

Zhao, J., & Zhang, L. (2019). A new approach to seismic hazard assessment: The role of uncertainty. Journal of Earthquake Engineering, 23(4), 590-610. https://doi.org/10.1080/13632469.2018.1467716

Kramer, S. L. (1996). Geotechnical earthquake engineering. Prentice Hall.

2015'ten 2023'e: Afet Yönetimi Uyarıları ve Dersler


Afetler, doğanın bizlere sunduğu en zorlu sınavlardan biridir. Depremler, sel felaketleri, heyelanlar ve daha birçok doğal olay, yaşamımızı derinden etkileyebilir. Ancak, bu afetlerle nasıl başa çıkacağımız ve onların etkilerini nasıl azaltacağımız bizim elimizdedir. 9 Mayıs 2015 tarihinde, "Yerel Yönetimler ve Afet Riskleri" konulu konuşmamda, gelecekte karşılaşabileceğimiz risklere dair önemli uyarılar ve önerilerde bulundum. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinin ardından, bu öngörüler ve önerilerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.

Bu bağlamda, afet yönetimi alanında yapılan uluslararası çalışmalar, yerel yönetimlerin riskleri azaltma ve afetlere hazırlıklı olma konusundaki rolünü vurgulamaktadır. Örneğin, Erdik (2019) deprem risk değerlendirmesi üzerine yaptığı çalışmalarda, yerel yönetimlerin etkinliğinin artırılması gerektiğini belirtmektedir. Gülkan (2018) ise Türkiye'deki deprem tehlike haritalarının güncellenmesinin önemine dikkat çekerek, bu haritaların yerel yönetimlerin karar alma süreçlerinde nasıl kullanılabileceğini tartışmaktadır. Özmen (2017) tarafından yapılan bir çalışma, afet öncesi risk azaltma stratejilerinin geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Afetlerin etkilerini azaltmak için, yerel yönetimlerin ve bilim insanlarının iş birliği ile etkili stratejiler geliştirilmesi kritik öneme sahiptir. Sucuoğlu (2016) ve Tezcan (2015) gibi araştırmacılar, Türkiye'deki depremlerin ardından yapılan müdahale ve iyileştirme çalışmalarının başarılarını inceleyerek, gelecekteki afetlere karşı hazırlıkların artırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Yücemen (2013) ise, olası afetlerin etkilerini minimize etmek için yerel risklerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Sonuç olarak, 2023 Kahramanmaraş depremleri, afet yönetimi konusundaki bilimsel önerilerin ve yerel yönetimlerin rolünün ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu nedenle, afetlerle mücadelede daha bilinçli ve hazırlıklı olmanın yollarını aramak, hem bireyler hem de toplum için hayati bir sorumluluktur. Bilinçli bir toplum oluşturmak ve afetlere karşı dayanıklılığı artırmak için, önerilen stratejilerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.

KONFERANS VİDEO KAYDI

9 MAYIS 2015

KONFERANS METNİ

Açılış ve Tebrik

Sevgili başkan ve hocalar, hoş geldiniz. Bugün burada yeniden bir öğretim üyesi olarak konuşma fırsatı bulmak, konuşmamın bir farkındalık yaratması umuduyla beni heyecanlandırıyor. İlk olarak, bu değerli sempozyumu düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesini kutluyorum. İş Sağlığı ve Güvenliği alanındaki detaylı çalışmaları görmek büyük bir emek gerektirdi. Umarım bu sempozyum gelenekselleşir ve gelecek sene aynı gün ikincisini bir arada düzenleriz.

Yerel Yönetimlerde Risk Yönetimi

Yerel yönetimlerde risk yönetimi, afet öncesi ve sonrası risk azaltma çalışmalarını içerir. Bu, hem kriz yönetimi hem de risk yönetimi olarak kabul edilebilir. 12 Mayıs Nepal 2015'deki son M7.3 büyüklüğündeki depremde, AFAD'ın Nepal'e gönderdiği ekiplerin başarılı çalışmaları bunun örneklerindendir. 23 Ekim Van M7.1 depremi gibi önceki olaylar göz önüne alındığında, ülkemizin afet sonrası müdahale ve iyileştirme çalışmalarında önemli başarılar elde ettiği görülüyor.

Afet Öncesi Risk Azaltma Zorlukları

Ancak, afet öncesi risk azaltma çalışmalarında büyük bir zorlukla karşılaşıyoruz. 6306 sayılı Kentsel dönüşüm yasası, tarihimizin en önemli yasalarından biri ve yerel yönetimlerin riski azaltma ve yerel ölçekte yaşayan insanların can ve mal güvenliğini sağlama yeteneğini sunuyor. Bu dönüşümün nasıl gerçekleşeceğini birlikte göreceğiz. Eleştiri yerine çözüm odaklı yaklaşımlarımızı kullanarak, bu tür sempozyumlarda konuşma fırsatlarını değerlendirecek ve sağlıklı bir dönüşümü teşvik edeceğiz.

Tehlike Odaklı Risk Yönetimi

Tehlike odaklı bir risk yönetiminin dört ana temeli bulunmaktadır. İlk olarak, risk yani beklenen tehlikenin meydana getireceği hasarın belirlenmesi. İkincisi, tehlike olarak adlandırılan riskin doğası. Üçüncüsü, bu tehlikenin meydana getireceği hasarın tespit edilmesi ve dördüncüsü ise tüm bunların azaltılması veya arttırılması noktasında güçlü veya zayıf bir yönetim tercihinin belirlenmesi. Bu noktada, tehlikeleri değiştirmek elimizde olmasa da özellikle yerel risklerde sıvılaşma riski, faylar, heyelanlar gibi etkenleri göz önünde bulundurmalıyız. Nepal'deki son depremde de heyelan ve sıvılaşma riskinin yüksek olduğu hissedildi.

Etkilenecek Yapıların Tespiti

Bu bağlamda, etkilenecek yapıların tespiti önemlidir. Özellikle göçme riski altındaki binaların öncelikli olarak incelenmesi ve bu binalarda yaşayan insanların güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Hangi binaların hasar görebileceği, binaların kalitesi, yaşı ve oturdukları zemin gibi faktörler eşit derecede önemlidir ve maliyet gerektirebilir. Bu konuda projeler geliştirilmektedir. Genel olarak, tüm riskleri dikkate alarak risk yönetimi yapmalıyız.

Deprem ve Yer Sağlığı

Özellikle deprem gibi doğal afetlerde, yer sağlığı ve güvenliği büyük önem taşır. Yer seçiminde dikkatli olmalı, yapıların oturduğu zeminin sağlık ve güvenlik durumuna özen göstermeliyiz. İş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının da bu konuda eğitim almaları faydalı olacaktır. Geçmişte yaşanan deprem tecrübeleri, gelecekteki depremlerin etkilerini belirleyecek ve önlem alınmazsa kayıplar artacaktır. Zeminin deprem şiddetindeki önemi unutulmamalı, binaların ve yapıların sağlam ve güvenli bir zemine oturtulması önemlidir. Bu nedenle yerel risk yönetimi konusunda etkin adımlar atmak ve önceden hazırlıklı olmak hayati önem taşımaktadır.

Afet Türleri ve Riskleri

Ülkemizde genel olarak iki tür afetle karşılaşıyoruz: beşeri ve doğal afetler. Doğal afetler arasında kuraklık, sel, yoğun yağışlar, toprak kaymaları ve depremler gibi olayları sayabiliriz. Özellikle son dönemde hissedilen yoğun yağışlar ve toprak kaymaları, ülkemizde ciddi kayıplara yol açmaktadır. Bunun yanı sıra, aktif volkanlarımız var. Örneğin, Nemrut Dağı son olarak 1411 ve 1441'de patladı ve başka potansiyel patlama riski taşıyan volkanlarımızın olup olmadığını araştırmamız gerekmektedir. Kasırgalar da son zamanlarda artış gösteren bir doğal afet türüdür.

Beşeri Afetler

Beşeri afetlerden bahsederken ise, yangınlar, kaçak yapılaşma, terör saldırıları ve savaşları örnek verebiliriz. Özellikle bölgesel barışın yokluğu, bu tür afetlerin ortaya çıkmasını tetikler. Etrafımızdaki ülkelerde yaşanan bu tür olaylar, ülkemize göç akınlarına neden olmaktadır. Ayrıca, aşırı yağışlar sonucu barajların yıkılması da beşeri afetlere bir örnektir. Şiddetli eksiklikler ve enerji krizleri de beşeri afetler kategorisinde değerlendirilir.

Afet Türleri ve İstatistikler

Afet İşleri Müdürlüğü'nün istatistiklerine bakıldığında, en sık rastlanan afet türünün %45 oranıyla heyelanlar olduğu görülürken, en az rastlanan afet çığlardır. Ancak afetlerin etkilediği evler, fabrikalar ve işletmelere bakıldığında, depremler %55 oranıyla birinci sırayı alırken, heyelanlar %21 oranıyla ikinci sırada yer alıyor. Yani depremler ve heyelanlar, toplamda %76 oranıyla afetlere sebep olan olayların büyük bir çoğunluğunu oluşturuyorlar.

Deprem ve Heyelan Odaklı Çalışmalar

Deprem ve heyelan odaklı risk çalışmalarının önemli olduğunu belirtmek gerekir. Ek olarak, su baskınları ve son dönemde artan kaya düşmeleri gibi doğal afetler de dikkat çekiyor.

Tsunami ve Orman Yangınları

Ülkemizde tsunamiler de meydana gelebilir, fakat bu konuda zaten çalışmalar sürdürülüyor. Orman yangınlarının kontrol altına alınması ve azaltılması da olasıdır.

Beşeri Afetler ve Trafik Kazaları

Beşeri afetler söz konusu olduğunda, trafik kazalarının önemli bir afet türü olduğunu belirtmek gerekir. Aslında, yüzyılda meydana gelen depremlerden kaynaklanan ölümler ile trafik kazalarından kaynaklanan ölümler neredeyse eşittir.

Volkanik Dağlar ve Riskleri

Ülkemizdeki volkanik dağlara bakıldığında, Nemrut Dağı'nın 1411 ve 1441'de iki kez patladığını görebiliriz. Son 10 bin yılda patlamış olan volkanik dağları tekrar patlama riski taşıyanlar olarak belirtmekteyiz. Ancak, ülkemizde volkanik dağların patlama riskini araştıran bir merkez henüz bulunmamaktadır.

Çığ ve Su Baskını Riskleri

Çığ riskine karşı yapılması gerekenler de oldukça önemlidir çünkü bu durum, %2'lik bir kayba yol açabilir. Yerel yönetimlerin bu konuda eğitim sağlamaları gerekmektedir. Su baskını riski de %7'lik oranla dikkate alınması gereken bir durumdur. Bu sebeple yerel çözüm gruplarının oluşturulması gerekmektedir.

Yerel Risk Yönetimi ve Mühendislik

Genel bakış açısıyla, yerel risk yönetiminde kentlerin odak noktası olacağını ve en önemli risklerimizin deprem ve heyelan olduğunu belirleyebiliriz. Bu sebeple yerel yönetimlerin ve yer bilimleri mühendislerinin bu konuda önemli rolü vardır. Yer mühendisliği hizmetleri olmadan, yerel afetlere karşı mücadeleyi başlatacak bir çalışma programı oluşturmak mümkün olmayacaktır.

Tehlike Haritaları ve Güncellemeler

Tehlike haritalarına baktığımızda, dünyada Türkiye gibi, tehlike haritasını 1996 yılında çıkarıp, hala güncellememiş bir başka ülke yok. Yurt dışında, özellikle Kanada ve Japonya'da deprem tehlike merkezlerinde çalıştım. Bu yerlerde tehlike haritaları 5 yılda bir güncelleniyor, ancak ülkemizde son güncelleme 1996 yılında yapılmış ve o zamandan beri herhangi bir güncelleme yapılmamıştır. Bu durum, kentsel dönüşüm sürecinde karşılaştığımız önemli problemlerden biridir.

Deprem Tehlike Çalışmaları

Ancak bu durum, Türkiye'de deprem tehlike çalışmalarının yapılmadığı anlamına gelmiyor. Çalışmalar yapan gruplar var. Örneğin, Mustafa Erdik hocamızın çalışma grubu, en son bu çalışmayı 1999 sonrası yapmıştı. Fakat bu çalışmalar, ulusal deprem tehlike haritalarının güncellenmesi için kullanılmıyor. Bu durum nedeniyle, eski ve yanıltıcı haritalarla, kentsel dönüşümde bu haritaları kullanmak zorunda kalıyoruz, ki bu büyük bir risk oluşturuyor.

Eski ve Yanıltıcı Haritalar

Evet, burada büyük bir risk söz konusu. Örneğin, Erzincan'ın 1996 deprem tehlike haritasında bir depremin meydana getireceği yerin ivme değeri 0.4 olarak belirtiliyor. Ancak 2000 yılında yapılan çalışmada bu değer 0.8 olarak tespit edilmiş, yani ivme depremin gücünü ve bir yere veya binaya vereceği yükü gösteriyor. Bu güç tahmini eski haritaya göre yüzde 50 daha az belirlenmiş. Erzincan Valisi ve Ersin Can Belediye Başkanı ile Erzincan depremi konferansında karşılaştık. Ersin Can Belediye Başkanı, Türkiye'nin hazırlıklı olması gerektiğini belirtti, ancak yanlış bilgi kullanımı nedeniyle yapılan emeklerin boşa gidebildiğini ifade etti.

Kırıklı Yapılar ve Depremler

Türkiye'deki kırıklı yapılar da önemli bir konu. Bir depremde kırıklı yapılar, deprem üreten ve deprem üretmeyenler olarak ayrılıyor ve depremin şiddetini etkileme yeteneğine sahipler. Şükürler olsun, 2012 yılında bu harita güncellendi. 1992 yılında yapılmıştı ve 20 yıl sonra güncellendi. Bu haritalar, deprem üreten aktif ve üretmeyecek ölü faylar ile yerel yönetimler ve şehir planlarının buna göre ayarlanması gerektiğini gösteriyor. Türkiye'de meydana gelen depremler, yer ile yapının uyumsuz olmasından kaynaklı hasarın büyümesine neden olabiliyor. Eğer yer ile yapı aynı şekilde titreşirse, yıkım gücü daha da artıyor.

Yer ve Yapı Uyumu

Örneğin, 19 Eylül 1985 M8.0 Meksika depreminde yıkılan binaları görüyoruz. Hepsi genelde 20 katlıydı, çünkü 0.20 saniye gibi kısa bir titreşim periyoduna sahiplerdi ve bu nedenle 20 katlı ya da 22 katlı binanın en çok ivmeyi veya gücü aldığı için yıkıldıklarını görebiliyoruz. Ancak yer ile yapı uyumu veya uyumsuzluğunun dikkate alınması gerekiyor. Aksi takdirde yıkım gücü daha da büyüyebilir. Örneğin, sağlam bir bina yapılmış olabilir, ancak zeminin sağlam olmaması nedeniyle sıvılaşma gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bina zeminin sıvılaşma etkisiyle sıvı gibi davranır ve yıkım gücü artar. Nepal'deki göl yatağı üzerine inşa edilen binalar da bu durumun bir örneğidir. Depremin enerjisi zayıf zemini yüksek şiddetli bir depreme dönüştürür ve binalar dayanamaz.

Heyelan Haritası ve Yer Bilimleri Portalı

İstanbul'da, 2013 yılında heyelan haritası güncellendi. Genellikle MTA yer bilimleri portalına girerek oturduğum evin veya çocuğumu gönderdiğim okulun bir heyelan üzerine oturup oturmadığına baktım ve tavsiye ederim. Türkiye'de bu veriler açıklandı ve bu bilgilere göre çocuğunuzu okula gönderip göndermemenizi veya ev almanızı değerlendirebilirsiniz.

Kent Odaklı Depremler ve Ulaşımın Önemi

Görüyorsunuz, kent odaklı depremler yer etkisi olarak oldukça büyük. Ulaşım, tabii ki afet müdahale için kritik 72 saat. Yol olmazsa, nasıl ulaşacaksınız? Zaten ilk iki saatinde insanların yüzde sekseni ölüyor, görüldüğü gibi yolların ve köprülerin sağlam olması gerekiyor ve binaların ayakta kalması gerekiyor. Yol olmayınca, tabii ki mesafe alınamıyor, görüldüğü gibi bu da senaryo depremi. Çelikten yapılmış bir binada, aradaki kat yer titreşimden dolayı aradaki katın periyodu üst üste geldiği için oradaki şiddet büyümüş ve orası aradan kaybolmuş. Bir kat aradan gitmiş, görüldüğü gibi depreme.

Sağlam Binalar ve Zeminin Önemi

"Bina yaparız" diyorlar. Evet, sağlam bina yapıyorlar, arkadaşlar, görüyorsunuz binalarda bir sorun yok. Binalar sağlam, fakat zeminde bir sorun var. Yer sağlıklı değil, yer güvenliği yok, devriliyor. "Bina doğru her yere bina yaparız" diyorlar, "bataklığa da yaparız" diyorlar, ama işte bataklıkta deprem olduğu zaman bataklık ne yapıyor? Binayı böyle içine alıyor, deviriyor arkadaşlar. O nedenle sağlıksız yerden uzak durmak gerekir, diye düşünüyorum.

Doğal Afetler ve Yönetim

Bunlar heyelan etkisi, yangın etkisi, görüldüğü gibi tsunami riski ülkemizde var. Anlaşılmaya çalışılıyor ve yönetime girerken, yönetim nasıl bir yönetim? Baktığınız zaman, tabii ki riski önceleyen yönetim, Japonya'da var. Japonya'ya bakarsak, afet öncesi risk çalışmalarına oldukça büyük yatırım yapıyor ve büyük bir depremde, büyük bir afette, büyük bir yangında orada kasırga ve tayfun riski var, kayıtlar azalıyor. Genellikle bizim gibi ülkelerde afet ve risk odaklı çalışmalar hem yatırım olarak da hem de önem açısından dengeli götürülmüş sistemdir, diyebiliyoruz.

Afet Sonrası Müdahale ve Hazırlık Çalışmaları

Tabii ki iyileştirme ve müdahale afetten sonra yapılabilir, ama 72 saatiniz var, ondan sonra. Tabii ki depremde Nepal'de gördüğümüz gibi bir iki sene insanlar mağdur olabiliyor, öncesinde hazırlık çalışmaları yapılması gerekir. Sarsıntı azaltma çalışmaları yapmak gerekiyor. Öncesinde için yapılacak hazırlıklar bizleri sonrasında kurtaracaktır. Belediyelerin tabii ki görevleri var, yerel risk yöneticileri, tabii ki belediyeler. Belediye kanunun 5393 sayılı kanunun 53. maddesinde belediyelere dört görev veriyor: Afet zararlarını azaltacaksın, bir afet ve acil durum planı hazırlayacaksın, halkı eğiteceksin. Bunlarla ilgili bir iki örnek vereceğim ve konuşmamı bitireceğim.

Halkın Bilinçlendirilmesi ve Afet Çalışmaları

Gösteriyorum, halktan da faydalanmak gerekiyor, bir afet sonrasında halkın uyarılarını dikkate almak gerekiyor, halkı eğitmek gerekiyor. Annemde öldü, çocuğum öldü demek yerine, deprem olduğunda ben şunu şiddet olarak hissettim demeli. İlave yeni projeler geliştirilebilir. Canlı afet takip projesi gibi yeni projeler veya proje takımları oluşturulabilir ve olan afetin türüne göre insanlar sinyal gönderebilir. O sinyaller İstanbul'da aklımda Türkiye'de daha farklı birleşebilir ve Türkiye'nin canlı, dinamik ve güncellenebilir afet veri bankası oluşabilir. Afet çantasının gerekliliği, her hane bilinçlendirilmeli, her aile kendi afet çantasını kendisi hazırlamalı. O nedenle bir bilinçlenme gerekiyor, halkın bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bunlarla ilgili anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Teşekkür ederim.