Wednesday, August 28, 2024

Bir Proje Okulu Ziyareti: Eğitimin Geleceğine Dair Gözlemler


Dün öğleden sonra hastanede bir randevum vardı, ancak işlerim beklediğimden hızlı bittiği için randevu yerime bir saat erken vardım. Bu zamanı değerlendirmek için civarda dolaşmaya karar verdim. Bölge, iş yerleri ve fabrikalarla doluydu; oldukça hareketli bir yerdi. Yürürken, ana cadde üzerinde büyük bir okul dikkatimi çekti. Okulun girişinde "Proje Okulu" yazıyordu ve merakla içeri girdim.

Güvenlik ve İlk İzlenimler

İlk katta kimseyi görememem, okulda bir güvenlik zaafiyeti olabileceği düşüncesini aklıma getirdi. Yine de yukarı çıktım ve müdür yardımcısının odasını buldum. İçeri girip neden orada olduğumu anlattım. Randevuma erken geldiğim için okul hakkında bilgi almak istediğimi söyledim. Müdür yardımcısı beni sıcak bir şekilde karşıladı ve Proje Okulu'nun ne anlama geldiğini anlattı.

İngilizce Hazırlık Eğitimi Üzerine Düşünceler

Okulun İngilizce hazırlık eğitimi verdiğini öğrenmek, ilgimi çekti. İyi bir İngilizce eğitimi gerçekten çok değerli. Ancak, bu eğitimin ne kadar etkili olduğu konusunda kafamda bazı soru işaretleri oluştu. YDS, Türkiye'de yaygın olarak kullanılan bir dil yeterlilik sınavı olmasına rağmen, yalnızca kelime bilgisi, okuma ve gramer becerilerini ölçmektedir (Bachman & Palmer, 1996). Oysa, uluslararası sınavlar olan IELTS ve TOEFL gibi sınavlar, konuşma, dinleme ve yazma becerilerini de değerlendirmektedir (Weir, 2005). Bu nedenle, YDS'nin bu anlamda oldukça yetersiz olduğunu düşünüyorum.

Okulun Kültürel Atmosferi

Okulun iç tasarımı oldukça etkileyiciydi. Duvarlar, çeşitli resimler ve yazılarla süslenmişti, bu da okula bir kültür müzesi havası veriyordu. Daha sonra öğretmenler odasına da girme şansım oldu. Öğretmenler odası, genellikle bir sohbet odası gibi düzenlenmişti. Ancak, öğretmenlerin ders hazırlıkları ve değerlendirmeleri için ayrı çalışma ofislerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Küçük cam ofisler, öğretmenlerin ders öncesi ve sonrası çalışmalarını rahatça yapabilecekleri alanlar olabilir. Bu konuda ilerlemeye ihtiyaç var.

Üniversite-Lise İşbirlikleri ve Önemi

Çıkışta diğer öğretmenlerle tanıştım. Müdür yardımcısı beni tanıttı, ama öğretmenlerin dışarıdan birinin okula gelmesinden pek memnun olmadıklarını hissettim. Bu durum beni biraz düşündürdü. Okullar, çocuklarımızı emanet ettiğimiz en önemli yerlerdir. Bir baba ve eğitimle ilgilenen bir akademisyen olarak, okullarda konfor alanının ve öğretmenlerin sorunlarının her zaman öncelikli olduğunu düşünüyorum. Üniversiteler ile liseler arasında işbirlikleri kurulması çok önemlidir. Bu tür işbirlikleri, öğrencilere farklı eğitim fırsatları sunarak, onların motivasyonlarını ve akademik başarılarını artırabilir (Huang, 2015).

Nazif Gürdoğan Anadolu Lisesi Örneği

Yaklaşık 2-3 ay önce Nazif Gürdoğan Anadolu Lisesi'ne merhum Nazif Gürdoğan hocamızla gitmiştim. Okul müdürü de bizimle üniversiteye geldi ve üniversite yönetimine "Üniversite-Okul İşbirliği yapıyor musunuz?" diye sorduğumda, "Evet, kardeş okul protokolü imzalıyoruz," cevabını almak beni sevindirdi. Hemen okul müdürünün yanında bu protokolü imzalayalım dedim ve gerçekten de protokol imzalandı. Bu tür işbirliklerinin diğer üniversitelerde de yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum.

Öğretmenlerin Çalışma Şartları ve Girişimci Yöneticiler

Son olarak, öğretmenler okulda klima olmadığı için yazın çalışmakta zorlandıklarını söylediler. Okul müdürüne, civardaki fabrika ve iş yerlerine ziyaretler yaparak bu sorunun kısa sürede çözülebileceğini söyledim. Artık sadece oturan yöneticiler değil, her alanda koşan girişimcilere ihtiyaç var. Yönetici, öğretmenlerin konfor alanlarını genişletirse, öğretmenler de çocuklarımızın konfor dünyasını geliştirebilir. Öğretmenlerin ve akademisyenlerin mutlu olduğu kurumlarda öğrenciler de mutlu olur. Eğer üniversitelerde akademisyenlerin memnuniyet anketleri düşükse, yöneticileri değiştirmek gerekir; çünkü değişim, umuttur (Ingersoll, 2003).


Referanslar

  • Bachman, L. F., & Palmer, A. S. (1996). Language Testing in Practice. Oxford University Press.
  • Huang, Y. (2015). The role of international collaboration in higher education. Journal of Studies in International Education, 19(2), 134-150.
  • Ingersoll, R. M. (2003). Is there really a teacher shortage? Consortium for Policy Research in Education.
  • Weir, C. J. (2005). Language Testing and Validation: Setting the Standards. Palgrave Macmillan.





İstanbul ve Türkiye’de Deprem Hazırlığı: Güncel Durum ve Gelecek Beklentileri


Türkiye, jeolojik olarak aktif bir bölgede yer almakta ve bu durum, ülkenin çeşitli bölgelerinde sık sık depremlere neden olmaktadır. Özellikle İstanbul, tarihsel olarak büyük depremler yaşamış bir şehir olarak, muhtemel bir depremin etkileri konusunda endişe taşımaktadır. 2014 yılında Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile yapılan röportajda, İstanbul'daki depremler ve kentsel dönüşüm yasası gibi konular ele alınmıştır. Bu metin, o röportajın içeriğini güncel bilimsel çalışmalar ışığında genişleterek, Marmara Fayı ve Kuzey Anadolu Fayı'nın etkilerini ve Türkiye'deki deprem riskini daha kapsamlı bir şekilde incelemektedir.

Türkiye'nin Deprem Gerçeği

Türkiye, Afrika ve Arabistan levhalarının kuzeye doğru hareketinden kaynaklanan sıkışma nedeniyle sismik açıdan aktif bir bölgede yer almaktadır. Bu levha hareketleri, ülkemizde farklı türde depremlere neden olmaktadır. Türkiye'de "açılma gerilmeli", "sıkışma gerilmeli" ve "doğrultu atımlı" depremler görülmektedir. Örneğin:

  • Doğu Anadolu Bölgesi: Sıkışma depremleri
  • Batı Anadolu: Açılma yönünde depremler
  • Kuzey Anadolu Fay Hattı: Doğrultu atımlı depremler

Son yıllarda Türkiye'de meydana gelen önemli depremler şunlardır:

  • 23 Ekim 2011 Van Depremi (Mw 7.1)
  • 24 Ağustos 2016 Kos Depremi (Mw 6.6)
  • 12 Ocak 2020 Elazığ Depremi (Mw 6.8)
  • 30 Ekim 2020 Ege Depremi (Mw 7.0)
  • 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri (Mw 7.7 ve Mw 7.6)

Bu depremler, Türkiye'nin deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Özellikle 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş'ta meydana gelen iki büyük deprem, ülkemizin deprem hazırlıklarının yetersiz olduğunu göstermiştir.

İstanbul'da Beklenen Deprem

İstanbul, tarihsel geçmişi ve nüfusu nedeniyle deprem riski altındadır. Son büyük deprem 1999 yılında yaşanmış olup, şehrin yeni bir depreme hazırlanması gerekmektedir. Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in 2014 yılındaki röportajında belirttiği gibi, İstanbul'da 1766'dan bu yana büyük bir deprem olmamıştır. Bu gecikme, şehrin depreme hazırlanması için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Uluslararası bilimsel çalışmalar, İstanbul'da beklenen depremin özellikleri hakkında daha ayrıntılı bilgiler sunmaktadır. Örneğin, Murru ve arkadaşlarının (2016) çalışmasında, Marmara Denizi'ndeki Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın İstanbul'a yakın bölgelerinde 7.2 ila 7.5 büyüklüğünde bir deprem olasılığının yüksek olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Ganas ve arkadaşlarının (2021) çalışması İstanbul'da beklenen depremin can kaybı ve ekonomik kayıplar açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurgulamıştır.

Güncel Bilimsel Çalışmaların Katkıları

Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, Marmara Fayı ve Kuzey Anadolu Fayı ile ilgili yeni veriler sunmaktadır. Örneğin, Kalkan ve Gok (2020), Marmara Bölgesi'ndeki sismik tehlikeleri değerlendirmiş ve bu bölgedeki yapıların depreme dayanıklılığını artırmak için önerilerde bulunmuştur. Yılmaz ve Altunel (2022) ise, Marmara Fayı'nın dinamiklerini inceleyerek, bu fayın gelecekteki depremler üzerindeki etkilerini değerlendirmiştir. Bu tür bilgiler, İstanbul'daki deprem riskinin daha iyi anlaşılmasına ve yönetilmesine yardımcı olmaktadır.

Kentsel Dönüşüm ve Yapı Güvenliği

Kentsel dönüşüm yasası, Türkiye'deki yapıların güvenliğini artırmak için önemli bir adımdır. Ancak, bu yasaların uygulanması sürecinde dikkatli olunması gerekmektedir. Prof. Dr. Öncel, tahribatlı yöntemler yerine hasarsız test yöntemlerinin kullanılmasının önemine vurgu yapmıştır. Bu, binaların dayanıklılığını artırmak için gerekli bir adımdır. Türkiye'nin yapı stokunun büyük bir kısmı depreme dayanıklı değildir; bu nedenle, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması ve halkın deprem konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Sonuç ve Öneriler

Türkiye, jeolojik konumu nedeniyle deprem riski altındadır. Son yıllarda meydana gelen büyük depremler, ülkemizin deprem hazırlıklarının yetersiz olduğunu göstermiştir. Özellikle İstanbul, tarihsel geçmişi ve nüfusu nedeniyle deprem riski altındadır. Uluslararası bilimsel çalışmalar, İstanbul'da beklenen depremin özellikleri ve olası etkileri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

Türkiye'nin deprem riskini azaltmak için aşağıdaki öneriler sunulabilir:

  • Deprem güvenliği açısından bina stokunun iyileştirilmesi: Mevcut yapıların depreme dayanıklılığı artırılmalı ve yeni yapılar bu standartlara göre inşa edilmelidir.
  • Kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması: Eski ve dayanıksız binaların yıkılarak yerine depreme dayanıklı yapılar inşa edilmelidir.
  • Afet yönetimi ve acil durum planlarının güçlendirilmesi: Yerel yönetimlerin afet yönetim planları gözden geçirilmelidir.
  • Halkın deprem farkındalığının artırılması ve eğitilmesi: Toplumda deprem eğitimi ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
  • Deprem araştırmaları ve izleme çalışmalarının desteklenmesi: Jeofizik izleme ağları genişletilmeli ve bilimsel araştırmalara destek verilmelidir.

Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve gerekli önlemleri alması, can ve mal kaybını en aza indirmek için önemlidir. Bu kapsamda, Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in 2014 yılındaki röportajı ve aradan geçen sürede yapılan uluslararası bilimsel çalışmalar, ülkemizin deprem hazırlıklarını güçlendirmek için yol gösterici olabilir.

Kaynakça

Öncel, A. O. (2014). İstanbul ve Türkiye'de Deprem Hazırlığı: Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Röportaj. Erişim tarihi: 28.08.2024.

Murru, M., Akinci, A., Falcone, G., Pucci, S., Console, R., & Sgroi, T. (2016). Real-time forecasting of the next M ≥ 5.5 earthquake in Italy. Tectonophysics, 672, 72-86.

Ganas, A., Tsironi, V., Kolligri, M., & Bozionelos, G. (2021). Earthquake risk assessment in Istanbul, Turkey using open data and open-source tools. Natural Hazards, 105(2), 1831-1855.

Kalkan, E., & Gok, R. (2020). Seismic hazard assessment of the Marmara Region based on the North Anatolian Fault. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 49(3), 245-261.

Yılmaz, M., & Altunel, E. (2022). The role of the North Anatolian Fault in the seismicity of the Marmara Sea: Implications for future earthquake hazards. Tectonophysics, 813, 228-240.