Saturday, August 31, 2024

Jeofizik Mühendisliği ve Afet Risklerinin Azaltılmasındaki Kritik Rolü

Jeofizik mühendisliği, özellikle deprem riski taşıyan bölgelerde afet risklerini azaltmada hayati bir rol oynamaktadır. İstanbul gibi büyük şehirlerde, Prof. Dr. Ali Osman Öncel'in 6 Ekim 2012'de yaptığı konuşmada vurguladığı gibi, Afet Yasası'nın uygulanması ve kentsel dönüşüm projelerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi, yapı güvenliğini artırmada kritik bir öneme sahiptir (Öncel, 2012). Ancak, bu konuşmadan sonra Türkiye, 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı ve bu olaylar, yapı güvenliği ve afet yönetiminin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Kentsel Dönüşüm ve Güvenli Yapılar

Kentsel dönüşüm, binaların güvenliğini sağlamak ve yaşam alanlarındaki riskleri azaltmak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu süreçte Avrupa yapı standartları ve jeofizik mühendisliği yöntemlerinin etkin bir şekilde uygulanması, güvenli yapıların inşa edilmesine olanak tanır. Örneğin, Şengül Uluocak ve arkadaşlarının (2016) Orta Anadolu'daki jeolojik ve jeofiziksel özellikleri inceleyen çalışması, kentsel dönüşüm projeleri için değerli veriler sağlamaktadır (Uluocak, Pysklywec, & Göğüş, 2016). Eğer bu tür veriler ve yöntemler, Kahramanmaraş depremleri öncesinde daha yaygın bir şekilde kullanılmış olsaydı, yıkımların boyutunu azaltmak mümkün olabilirdi.

Denetim Süreci ve Jeofizik Mühendislerinin Rolü

Yapı denetim sürecinde jeofizik mühendislerinin daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiği açıktır. Jeofizik mühendislerinin katkıları olmadan, yapı denetim firmalarının etkin bir denetim gerçekleştirmesi mümkün değildir. Aydın ve arkadaşlarının (2024) çalışmaları, afet sonrası gıda güvenliğini artırmak için kullanılan teknolojilere odaklansa da, afet sonrası iyileştirme çalışmalarında jeofizik mühendislerinin önemli bir rol oynadığını göstermektedir (Aydın, Yüceer, Ulugergerli, & Caner, 2024). Eğer Kahramanmaraş depremleri öncesinde bu denetimler daha sıkı yapılmış olsaydı, yıkımın etkisi önemli ölçüde azaltılabilirdi.

İşbirliği ve İletişimin Güçlendirilmesi

Meslek odalarının diğer kurumlarla işbirliği içinde olması ve iletişimi güçlendirmesi gerektiği özellikle vurgulanmaktadır. Bu işbirlikleri, jeofizik mühendisliği alanındaki gelişmelerin etkin bir şekilde uygulanmasına olanak tanır. Çakır ve Kutlu'nun (2023) çalışmaları, Orta Anadolu'daki yüzey dalgalarının faz ve grup hızlarını inceleyen yeni bir yöntem sunmaktadır. Bu tür bilimsel işbirlikleri, Kahramanmaraş depremleri gibi felaketlerin etkilerini azaltmada kritik rol oynayabilir (Çakır & Kutlu, 2023).

Sonuç

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri, Türkiye'nin deprem riski altındaki bölgelerinde yapısal güvenliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Prof. Dr. Ali Osman Öncel’in 2012’de yaptığı konuşmada önerdiği gibi, Afet Yasası'nın etkin bir şekilde uygulanması, kentsel dönüşüm projelerinin doğru jeofizik yöntemlerle yürütülmesi ve yapı denetimlerinin sıkı bir şekilde yapılması, bu tür yıkımların etkisini büyük ölçüde azaltabilirdi. Sonuç olarak, jeofizik mühendisliği ve bilimsel işbirlikleri, gelecekteki depremlerin etkilerini azaltmada kritik bir öneme sahiptir.

Referanslar

Aydın, A., Yüceer, M., Ulugergerli, E. U., & Caner, C. (2024). Improving Food Security as Disaster Relief Using Intermediate Moisture Foods and Active Packaging Technologies. Applied Food Research, 4(1), 1-10.

Çakir, Ö., & Kutlu, Y. A. (2023). A New Method for Selecting the Phase and Group Velocity Dispersion Curves of Rayleigh and Love Surface Waves: Real Data Case of Central Anatolia, Turkey. Indonesian Journal of Earth Sciences, 3(2), A795-A795.

Öncel, A. O. (2012, Ekim 6). Sakıncalı Konut Denetiminde Jeofizik Mühendisi ve Odaların Katkıları. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi. https://www.jeofizik.org.tr/icerik/jfmo-istanbul-subesi-istanbul-valisi-huseyin-avni-mutlu-ile-gorusme-yapti-3014[4].

Uluocak, E. Ş., Pysklywec, R., & Göğüş, O. H. (2016). Present-day dynamic and residual topography in Central Anatolia. Geophysical Journal International, 205(1), 74-84.

YAYIN KAYDI
6 EKİM 2012

KONUŞMANIN YAZILI METNİ

Cumartesi Yazısı: Şiirlerle Dolu Bir Yürüyüş


Kadırga ile Aksaray arasını ortaokul öğrencisi iken yürüyerek gidip gelirdim. Bu yürüyüşler, çocukluğumun en değerli anılarını oluşturur. Özellikle de o uzun yolculukları, kendi içimde şiir denemeleri yaparak değerlendirdiğim zamanları. Adımlarım birbiri ardına sıralanırken, kafamda kelimeler, dizeler şekillenir; sesli olarak bu şiirleri mırıldanırdım. Herhalde o denemelerimi toplasaydım, çocukluk yıllarımın duygularını anlatan bir şiir kitabım olabilirdi.

Yürüyüşün Zihinsel Sağlık Üzerindeki Etkileri

Yürüyüş, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda zihinsel sağlığı da olumlu yönde etkileyen bir aktivitedir. Düzenli yürüyüşlerin, stres hormonlarını azalttığı ve ruh halini iyileştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır (NBL Türkiye, 2024). Yürüyüş sırasında serin hava ve doğanın sunduğu manzaralar, zihinsel rahatlama sağlar. Bu bağlamda, yürüyüşlerim sırasında oluşan düşünceler, şiirsel bir dille kağıda döküldüğünde, içsel duygularımı ifade etme fırsatı sunmuştur.

Şiir Yazmanın Duygusal Yararları

Şiir yazmak benim için adeta bir ruh terapisi oldu. Hayatın karmaşası ve yaşadığımız anların ağırlığı, bazen kelimelere dökülmek ister. Yıllar sonra üniversiteden mezun olduktan sonra katıldığım bir gençlik kampında, bir şiir yarışmasına katıldım ve ikinci oldum. Bu yarışma, şiire olan tutkumun ne kadar derin olduğunu bir kez daha hatırlattı bana. Pennebaker ve Chung'un (2011) araştırmalarına göre, yazılı ifade, bireylerin duygusal iyilik hallerini artırmakta ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olmaktadır. Şiir yazmak, içimdeki gerilimleri dışa vurmanın bir yolu haline geldi.

Yaratıcılığın Gelişimi

Şiir yazmak, sadece kelimeleri bir araya getirmek değil; aynı zamanda içimizde biriken gerilimleri yumuşak bir süreçte dışarı atma yöntemidir. Bazen Yusuf ile birlikte bir şeye bakar, o anın ruh haliyle bir şiir denemesi yaparız. Amatörce olsa bile, içimizdeki duyguların kağıda dökülmesi, bir terapi gibi gelir bize. Egzersiz ve yürüyüş gibi fiziksel aktiviteler, zihinsel keskinliği artırarak yaratıcılığı teşvik eder (Korayspor, 2024). Bu nedenle, şiir yazmak bir hobi değil, bir ihtiyaç haline gelir.

Şiirin Geçmişten Günümüze Taşınması

Şiir, geçmişten bugüne taşıdığım bir miras; içimdeki duyguların dışa vurumu. Her dizede, her kelimede, yaşadığım anlar ve hissettiğim duygular var. Şiir yazmak, içsel bir yolculuğun en güzel ve en dingin hali. Araştırmalar, bireylerin yazılı ifade yoluyla geçmiş deneyimlerini işleyerek duygusal iyilik hallerini artırdığını göstermektedir (Pennebaker & Chung, 2011). Bu yolculuk, beni her defasında yeniden keşfetmeye itiyor.

Her ne kadar amatörce yazsam da, bu şiirler içimdeki duyguların en saf hali. Ve belki de bu yüzden, yazdıklarımın her bir kelimesi benim için özel ve anlamlı. Şiir yazmak, beni ben yapan bir parça.

Sonuç

Yürüyüş ve şiir yazma deneyimleri, bireylerin duygusal ve zihinsel sağlıkları üzerinde derin bir etki yaratmaktadır. Bu süreçler, kişisel ifade ve yaratıcılığı teşvik ederken, sosyal bağların güçlenmesine de katkıda bulunmaktadır. Yazılarım ve bilimsel çalışmalar, bireylerin içsel yolculuklarını keşfetmelerine ve duygusal iyilik hallerini artırmalarına olanak tanımaktadır.

Referanslar

Korayspor. (2024). Sporun zihinsel sağlık üzerindeki etkisi. Korayspor Blog. Erişim adresi: https://www.korayspor.com/zihinsel-saglik

NBL Türkiye. (2024). Yürüyüş mental sağlığı nasıl etkiler? NBL Türkiye. Erişim adresi: https://www.nblturkiye.com/yuruyus

Pennebaker, J. W., & Chung, C. K. (2011). Expressive writing: Connections to physical and mental health. In K. S. Friedman & P. C. D. & J. L. D. C. (Eds.), The Oxford handbook of health psychology (pp. 417-437). Oxford University Press.



Uzaydan Baktım Sana, Aziz Türkiyem
Denizler kucaklamış seni, büyük ülkem,
Doğu’sundan batısına yükselmiş arz-ı zemin,
Ortası aşağı çökmüş Anadolu’yla, yoktur benzerin.









Depremin Gayrimenkul Piyasasına Etkisi: Türkiye ve Dünya Üzerinden Örnekler


Depremler, doğal afetler arasında en yıkıcı olanlardan biridir ve meydana geldiklerinde sadece insan yaşamını değil, aynı zamanda ekonomik yapıları da büyük ölçüde etkiler. Bu etkiler arasında gayrimenkul piyasasındaki dalgalanmalar da önemli bir yer tutar. Türkiye, aktif fay hatları üzerinde bulunması nedeniyle bu konuda hassas bölgelerden biridir. Bu yazıda, jeofizik risklerin gayrimenkul piyasasına etkisini Türkiye ve diğer ülkelerden örneklerle ele alacağız.

Jeofizik Risk Durumu ve Gayrimenkul Değerlemesi

Jeofizik risk durumu, gayrimenkul değerlemesi ve fiyatlandırması üzerinde önemli etkilere sahiptir. Bu durum, özellikle deprem riski gibi doğal afetlerin etkisi altında olan bölgelerde daha belirgin hale gelmektedir. Kaliforniya'da gayrimenkul danışmanlarının "deprem risk durumu" hakkında alıcıları bilgilendirmesi zorunlu olup, bu durum gayrimenkul fiyatlarını doğrudan etkilemektedir (Cohen & Kahn, 2015). Türkiye'de ise, yapı denetim belgeleri, jeofizik risk durumunu belirten bilgiler içermekte ve bu belgeler, gayrimenkul alım-satım süreçlerinde önemli bir rol oynamaktadır.

Jeofizik risk durumu, zemin özellikleri ve yapıların dayanıklılığı ile ilişkilidir. Türkiye'de yapı denetim belgelerinde, bu risk durumu Z (A, B, C, D ve E) harfleriyle gösterilmektedir. Bu harfler, jeofizik riskin seviyesini belirtir; ZA en düşük risk, ZE ise en yüksek riski temsil eder. Dolayısıyla, ZE zemininde bulunan gayrimenkuller, ZA zeminindeki gayrimenkullere göre daha yüksek fiyatlandırılmakta ve bu durum, gayrimenkul değerlemesinde jeofizik risk düzeltmesini zorunlu kılmaktadır (Akgün, 2012; Dalgıç, 2022).

Deprem Riskinin Gayrimenkul Fiyatlarına Etkisi

Uluslararası literatürde, depremlerin risk algısını artırarak konut fiyatları üzerinde olumsuz etkiler yarattığına dair birçok çalışma bulunmaktadır. Örneğin, Kahn ve arkadaşları (2009), depremlerin konut fiyatları üzerindeki etkilerini incelemiş ve risk algısının fiyatları nasıl etkilediğini ortaya koymuşlardır. Ayrıca, Cohen ve Kahn (2015), İstanbul ve İzmir'de yapılan kesit veri analizleri ile depreme dayanıklılığın konut fiyatları üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Bu çalışmalarda, zemin özellikleri ve yapı dayanıklılığının, gayrimenkul fiyatlandırmasında önemli bir rol oynadığı vurgulanmaktadır.

6 Şubat 2023'te Türkiye'nin güneyinde gerçekleşen iki büyük deprem, Gaziantep ve Kahramanmaraş şehirlerini ciddi şekilde etkiledi. Depremler 10 farklı şehirde büyük yıkıma neden oldu ve bu durum gayrimenkul piyasasında çeşitli soruları gündeme getirdi. "Neden bu kadar çok bina yıkıldı?" ve "Deprem sonrası gayrimenkul talebi nasıl etkilenecek?" gibi sorular, yatırımcılar ve gayrimenkul alıcıları için kritik öneme sahiptir.

Bu depremler sonrasında yıkılan binaların büyük çoğunluğu, eski zemin sınıflarında yer alan ve depreme dayanıklı olmayan yapılardı. Ayrıca, yeni inşa edilmiş bazı binaların da yıkıldığı gözlemlendi. Bu durum, müteahhitlerin kalitesiz malzeme kullanımı ve yapı denetimindeki eksikliklerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir (Right Home, 2023). Kaliteli yapı malzemelerinin, özellikle çelik gibi depreme dayanıklılığı artıran bileşenlerin kullanımı, binaların deprem karşısındaki direncini belirleyen en önemli faktörlerden biridir.

Türkiye'deki Yapı Denetimleri

Türkiye'de yapı denetim süreçleri ve zemin sınıflarının belirlenmesi, gayrimenkul değerlemesi üzerinde doğrudan etkilidir. Yapı denetimindeki yetersizlikler, deprem sonrası ortaya çıkan yıkımlarla net bir şekilde gözler önüne serilmiştir. TOKİ tarafından yapılan binaların bu yıkımlardan etkilenmemesi, sağlam ve güvenilir inşaat şirketlerinin önemini bir kez daha vurgulamaktadır (ResearchGate, 2023).

Uluslararası Perspektif: Kaliforniya ve Diğer Ülkeler

Uluslararası örnekler de gayrimenkul piyasasının jeofizik risklerden nasıl etkilendiğini anlamak için önemlidir. Kaliforniya'da 1994 Northridge depremi sonrasında gayrimenkul piyasasında yaşanan değişimler, bu konuda ders alınması gereken önemli bir örnek teşkil eder. Aynı şekilde, Japonya ve Yeni Zelanda gibi deprem riski yüksek ülkelerde de gayrimenkul piyasasında benzer etkiler gözlemlenmiştir.

Sonuç

Jeofizik risk durumu, gayrimenkul değerlemesi ve fiyatlandırmasında kritik bir faktördür. Kaliforniya'da ve Türkiye'de uygulanan yapı denetim süreçleri, bu risklerin değerlendirilmesi ve alıcıların bilgilendirilmesi açısından önem taşımaktadır. Gayrimenkul alım-satımında bu faktörlerin göz önünde bulundurulması, hem yatırımcılar hem de alıcılar için hayati öneme sahiptir.

Referanslar

  • Akgün, M. (2012). Zemin Yapı Deprem Kuvveti - Jeofizik Ders Notu.
  • Cohen, J. P., & Kahn, M. E. (2015). The impact of earthquake risk on housing prices: Evidence from the San Francisco Bay Area. Real Estate Economics, 43(2), 324-347.
  • Dalgıç, S. (2022). Jeoteknik Koşullara Göre Konut Değerinin Değişimi.
  • Kahn, M. E., & Morrow, J. (2009). The impact of natural disasters on housing prices: Evidence from the 1994 Northridge earthquake. Journal of Urban Economics, 66(1), 1-16.
  • ResearchGate. (2023). Deprem ve Konut Fiyatları İlişkisi: Analizler için İstanbul ve İzmir.
  • Right Home. (2023, February 16). The impact of The earthquake on real estate market. LinkedIn. https://www.linkedin.com/pulse/impact-earthquake-real-estate-market-/