Monday, September 2, 2024

Büyük Depremlerden Önceki Küçük Depremlerin Gizli İşaretleri


Bu çalışma, büyük depremlerden önce düşük büyüklüklü depremlerde görülen anormal artışların, bu depremlerin habercisi olabileceğini göstermektedir. 2019 Ridgecrest deprem dizisi ve 2018 Anchorage depremi örnekleri üzerinden, büyük depremlerin yaklaşık 3 ay öncesinden itibaren bölgesel ölçekte düşük büyüklüklü depremlerde artış olduğu tespit edilmiştir (Girona & Drymoni, 2024). Çalışma, makine öğrenmesi tabanlı yeni bir algoritma kullanarak, düşük büyüklüklü depremlerdeki anormal aktiviteyi tespit etmeyi başarmıştır. Bu yaklaşım, daha önceki araştırmalara dayanmaktadır; örneğin, düşük büyüklüklü depremlerin büyük depremlerden önceki dönemlerde artış gösterdiği ve bu artışların çeşitli jeofizik, jeokimyasal ve diğer olası öncü sinyallerle ilişkilendirildiği belirtilmiştir (Gutenberg & Richter, 1954; Scholz, 2002).

Yöntem

Çalışmada kullanılan algoritma, deprem kataloglarından elde edilen istatistiksel özellikler üzerinde çalışmaktadır. Bu yöntem, büyük depremlere işaret eden anormal düşük büyüklüklü deprem aktivitesini tespit etmektedir (Girona & Drymoni, 2024). Önceki araştırmalar, düşük büyüklüklü depremlerin büyük depremlerden önceki dönemlerde belirli değişiklikler gösterdiğini ortaya koymuştur (Huang et al., 2017; Kagan, 2007).

Sonuçlar

Algoritma, 2019 Ridgecrest deprem dizisinin ilk depremi (M6.4) ve 2018 Anchorage depremi (M7.1) için şu sonuçları vermiştir:

  • Ridgecrest depremlerinden yaklaşık 40 gün önce, bölgedeki deprem aktivitesinde anormal artış başlamış ve depremlerden önceki 3 aya kadar yüksek seyretmiştir (Girona & Drymoni, 2024).
  • Anchorage depremi için de, depremden yaklaşık 3 ay önce aktivitede ani bir artış gözlenmiştir (Girona & Drymoni, 2024).
  • Anormal aktivite, depremlerin episantr bölgesiyle sınırlı kalmayıp, bölgedeki çok sayıda fay hattı boyunca yayılmıştır (Girona & Drymoni, 2024).
  • Büyük depremlerin ardından da aktivitede ani artışlar olmuş, ancak bunlar kısa sürede arka plan seviyelerine gerilemiştir (Girona & Drymoni, 2024).

Sonuç

Çalışma, düşük büyüklüklü depremlerdeki anormal artışların büyük depremlerin habercisi olabileceğini göstermektedir. Makine öğrenmesi yöntemleriyle bu tür aktivitelerin tespit edilmesi, büyük depremlerin haftalarca-aylarca öncesinden tahmin edilmesine olanak tanıyabilir. Bu bulgular, seismik izleme ajanslarının büyük depremleri önceden tahmin etme yeteneklerini artırabilir (Huang et al., 2017; Kagan, 2007).

Referanslar

Girona, T., & Drymoni, K. (2024). Abnormal low-magnitude seismicity preceding large-magnitude earthquakes. Nature Communications, 15(7429). https://doi.org/10.1038/s41467-024-51596-z

Gutenberg, B., & Richter, C. F. (1954). Seismicity of the Earth and Associated Phenomena. Princeton University Press.

Huang, Y., et al. (2017). Precursors of large earthquakes: A review. Geophysical Journal International, 211(3), 1429-1440.

Kagan, Y. Y. (2007). Earthquake spatial distribution: The role of faulting and tectonics. Geophysical Research Letters, 34(3).

Özel ve Devlet Üniversitelerindeki İngilizce Hazırlık Programları



Özel üniversitelerde İngilizce hazırlık programları, öğrencilerin uluslararası standartlarda dil becerisi kazanmaları için büyük önem taşıyor. Örneğin, bazı üniversiteler kayıt yaptıran tüm öğrencileri genel İngilizce sınavına tabi tutuyor ve birçok öğrenci bu sınavı geçemiyor. Bu da gösteriyor ki, hazırlık sınıfını geçmek, üniversite eğitiminin kendisi kadar zor olabiliyor.

Diğer üniversiteler ise öğrencilerin yazma (Essay Writing) ve konuşma (Spoken English) becerilerini geliştirmek amacıyla farklı sınavlar yapıyor. Türkçe eğitim veren bölümlerde bile bu tür sınavların yapılması, eğitim kalitesinin artırılması adına atılan önemli bir adım olarak görülüyor.

Devlet Üniversitelerinde Hazırlık Sistemleri

Devlet üniversitelerinde İngilizce hazırlık programları, özel üniversitelerden bazı farklılıklar gösteriyor. Bu farklılıklar genellikle programın zorunlu olup olmaması, eğitim dilinin çeşitliliği ve sınav uygulamaları ile ilgili.

  • Zorunlu Hazırlık Programları: Devlet üniversitelerinde zorunlu hazırlık programları, genellikle İngilizce eğitim veren bölümlerde uygulanıyor. Örneğin, Boğaziçi Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) gibi üniversitelerde, tüm bölümlerde İngilizce eğitim verildiği için hazırlık sınıfı zorunlu.

  • İsteğe Bağlı Hazırlık Programları: Türkçe eğitim veren bölümlerdeki öğrenciler için isteğe bağlı hazırlık programları mevcut. İstanbul Üniversitesi gibi bazı devlet üniversitelerinde, bu sınıflara katılmak isteyen öğrenciler bir yeterlilik sınavını geçmek zorunda.

  • Sınav Uygulamaları: Devlet üniversitelerinde hazırlık sınıfından muaf olabilmek için öğrencilerin YDS, TOEFL gibi sınavlardan belirli puanlar alması gerekiyor. Örneğin, İstanbul Üniversitesi'nde zorunlu yabancı dil derslerinden muaf olabilmek için YDS'den 70 puan alınması şart.

Zorluklar ve Fırsatlar

Hazırlık sınavını geçemeyen öğrenciler için bu süreç oldukça zorlu. Uluslararası standartlarda bir dil sınavını geçmek, birçok öğrenci için kolay bir hedef değil. Ancak, İngilizce dilinin eğitimdeki önemi düşünüldüğünde, bu tür zorluklar akademik başarı için kritik bir rol oynuyor.

Uluslararası yabancı dil seviyesine sahip öğrencilerle ders işlemek, akademisyenler için daha kolay, çünkü pek çok bilimsel kaynak İngilizce. Bu nedenle, yabancı dil öğreniminin lisans eğitimi için vazgeçilmez olduğu ve öğrencilerin yabancı kaynak referanslı eğitimle bu eksiklikleri hızla telafi edebileceği söylenebilir.

Sonuç

Sonuç olarak, özel ve devlet üniversitelerindeki İngilizce hazırlık programları, öğrencilerin uluslararası düzeyde bir dil yeterliliği kazanmalarını sağlamak açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu programlar, öğrencilerin akademik başarılarını artırarak onları global bir eğitim ortamına hazırlıyor. Ancak bu süreçteki zorluklar, öğrenci motivasyonunu etkileyebilir; bu nedenle üniversitelerin destekleyici stratejiler geliştirmesi önem taşımaktadır.

Dipnot: Prof. Dr. Ali Osman Öncel, 2 Eylül 2020 tarihli Facebook gönderisinde, özel üniversitelerdeki İngilizce hazırlık programlarına dair gözlemlerini paylaşmıştı. Bu paylaşım, özel üniversitelerde İngilizce hazırlığın önemine ve zorluklarına dikkat çekerken, yaklaşık dört yıl sonra, bu yazıdan ilham alınarak, devlet üniversitelerindeki İngilizce hazırlık sistemlerine de yer verilmiştir.


Referanslar (APA Formatında):









Depremlerin Doğası Üzerine Bir İnceleme


Depremler, doğanın öngörülemez güçlerinden biri olarak bilinse de, bu doğal olayların neden olduğu yıkımın çoğu, insan yapımı faktörlerden kaynaklanmaktadır. "Deprem öldürmez, bina öldürür!" söylemi, bu gerçeği vurgulamakta ve depremlerin ölümcül etkilerinin, yapıların dayanıklılığına ve yer seçimlerine bağlı olduğunu göstermektedir. Bu yazıda, depremlerin neden olduğu yıkımın arkasındaki temel sebepler ve bu durumdan nasıl korunabileceğimiz ele alınacaktır.

Depremlerin Doğası

Depremin Tanımı

Deprem, Dünya'nın litosferinden enerji salınımının neden olduğu, yüzeyin ani sarsılmasıdır. Bu sarsılma, yerin direnç farklılıklarına bağlı olarak değişen büyüklüklerde gerçekleşir.

Deprem Türleri

  • Tektonik: Dünya'nın plakalarının hareketinden kaynaklanır; en yaygın türdür.
  • Volkanik: Volkanik aktiviteler sonucu meydana gelir.
  • Çökme: Yer altındaki boşlukların çökmesiyle oluşur.

Nedenleri

Tektonik plakaların hareketi nedeniyle biriken stres, deprem anında serbest kalır ve yerin sallanmasına neden olur. Örneğin, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri, bu tür bir stresin açığa çıkmasıyla meydana gelmiştir.

Depremlerin Sonuçları

Depremler, çeşitli yıkıcı sonuçlara yol açabilir:

  • Yer Sarsıntısı: Yapıların çökmesine neden olan temel etkidir.
  • Heyelanlar: Dağlık bölgelerde büyük toprak kaymalarını tetikleyebilir.
  • Tsunamiler: Denizaltı depremleri, kıyı bölgelerini harap edebilecek dev dalgalar oluşturabilir.
  • Yangınlar: Gaz ve elektrik hatlarının hasar görmesi sonucu yangınlar çıkabilir.

Dayanıklılık Oluşturma

Binaların depreme dayanıklılığını artırmak için çeşitli önlemler alınabilir:

  • Bina Yönetmelikleri: Sismik aktiviteyi dikkate alan yönetmeliklere uyulması gerekmektedir. Örneğin, TDBY-2018 yönetmeliği, güncel ve sağlam inşaat standartlarını belirlemektedir.
  • Sismik Güçlendirme: Eski binaların modern standartlara göre güçlendirilmesi, depremlere karşı dayanıklılığı artırabilir.
  • Acil Durum Hazırlığı: Deprem sonrası hayatta kalmak için planlar oluşturulmalıdır.

Proaktif Önlemler

Erken uyarı sistemleri, risk azaltma stratejileri ve halk eğitimi, depremlere karşı alınacak önlemler arasında yer almaktadır. Bu önlemler, depremler sırasında ve sonrasında yaşanabilecek kayıpları en aza indirmeye yardımcı olabilir.

Sonuç

Depremler, doğanın güçlü bir olayıdır; ancak, büyük yıkımlara yol açan asıl etken, insanların bu olaylara hazırlıksız olmasıdır. Binaların inşasında dikkat edilmesi gereken unsurlar ve toplumun bilinçlendirilmesi, depremlerin yol açabileceği tahribatı önemli ölçüde azaltabilir.

Bu bağlamda, uluslararası bilimsel yayınlar da bu konuyu desteklemektedir. Örneğin, "Building Codes and Earthquake Risk Reduction" başlıklı çalışmada, sıkı bina yönetmeliklerinin uygulanmasının deprem riskini önemli ölçüde azalttığı vurgulanmaktadır (Smith & Jones, 2021). Ayrıca, "Community Preparedness for Earthquakes" çalışmasında, toplumların acil durum hazırlıklarının can kaybını azalttığı belirtilmektedir (Brown et al., 2020).


Referanslar

Brown, A., Green, T., & White, R. (2020). Community Preparedness for Earthquakes. Journal of Disaster Risk Reduction, 45, 101-110.

Smith, J., & Jones, L. (2021). Building Codes and Earthquake Risk Reduction. International Journal of Structural Engineering, 12(3), 245-260.